< < Önceki Sayfaya Dön
ELİF-VAV DESENLİ YÜZÜK
ELİF-VAV DESENLİ YÜZÜK

Elif Vav Desenli Bayrak Mineli Gümüş Yüzük (KAR00152)

Marka : Vav Gumus
İndirim Oranı : %24 İndirim
Fiyat : ₺1.700,00(KDV Dahil)
İndirimli : ₺1.299,90(KDV Dahil)
₺122,82 'den başlayan taksitlerle
Yerli

Maden                      925   Ayar Gümüş
Ağırlık        7,00 Gram
Maden Rengi   Gümüş
Taş Rengi   Kırmızı
Taş Cinsi   Mine
Tema   Duâ
Garanti Süresi (Ay)   24
Stok Kodu   KAR00152

Elif ve Vav Harflerinin Anlamı

Kolye ve yüzüklerde sıklıkla karşılaştığımız Elif, Vav harflerinin anlamı nedir?

Dini figürlerin yer aldığı takı kullanmayı sevenlerin de tercih ettiği modellerin başında geliyor.

Vav harfi Arap elfabesinin 27. harfidir. Peki neden Vav’lı aksesuarların dini açıdan derin anlamlar taşıdıklarına inanılıyor? İşte yanıtı… Tasavvuftaki Vav harfinin anlamına bakıldığında harfin, şekil olarak hem secde eden insana hem de anne karnındaki cenin duruşuna benzediğine inanılıyor. Bu benzetmeler neticisinde de; Vav harfli takıların insanların yaradana kulluğunu temsil ettiğine ve Allah’ın birliğini gösterdiği anlamı çıkarılmakta. Hatta; Vav harfi ile ilgili sözler arasında en bilinen tabir olan “Vav gibi olmak”  tabiri de; ‘Kulluğunu bilmek ve secde etmek. Allah’a yakın olmak’ anlamında kullanılıyor.

Bu nedenle de üzerinde Vav harfi taşımanın kişiye neşe ve huzur getireceği ve iç sıkıntılardan uzaklaştıracağına inanılır. .

Bütün mahlukat ana karnında `Vav`ken, `Vav` gibi kıvrılmışken, dünya gelince `Elif` olup dimdik durur. “Elif” harfi insanın, haksızlığa, zülme ve yanlışa karşı duruşunu temsil ettiğine ianılır. Hayatı boyunca fiziki olarak “Elif” olarak yaşar, ihtiyarladıkça tekrar “Vav” gibi iki büklüm olur.

 

Elif ve Vav ile ilgili sözler öylesine çoktur günümüzde pek çok tasavvufçu ve inançlı kişiler bu derin anlam karşısında kitaplar, şiirler yazmaya devam ediyorlar.

MİNE VE MİNE SANATI 

Mine çok zarif bir bezeme biçimidir. Mine bezeme ve mine minyatür sanatı yüzyıllardır bilinen ve yapılan bir el sanatı dalıdır. Yüzeyleri mineyle bezeme sanatı olan "mine işi" büyük bir ustalık ve özen gerektirir; çünkü mine genellikle çok kolay kırılır. En eski minelerin çoğu kırılıp kaybolmuş olduğu için eski, ünlü sanatçıların yapmış olduğu mineler günümüzde çok ender ve değerlidir.

Günümüzde bu tür mine işi ender yapılmakta, kulüp ve okul rozetlerinde, nişanlarda, saç fırçası ve el aynalarının arka yüzlerinde kullanılmaktadır. Kuyumcu mineleri, levha ve rozetlerde sanayide ve kuyumculukta kullanılır. Metal üzerine figüratif resim ve manzara kompozisyonları yapımında beğenilen bir yöntemdir.  

Mine, metal bir yüzeyin sert ve parlak bir cam katmanla kaplanmasıyla elde edilen bir bezeme biçimidir. Mine yapmak için çok sıcak bir fırında özel bir ısıtma işlemi uygulanarak metal ile cam kaynaştırılır. Dişlerin dış yüzeylerini kaplayan sert ve parlak dokuya da diş minesi adı verilir. Mine sanatı altın, gümüş ve bakır gibi değerli metallerin mine boyalarıyla süslenmesi temeline dayanmaktadır.

Mine, metal nesnelerin parlak kırmızı hale gelen yüksek sıcaklıkta çeşitli maddelerin eritilerek birleştirilmesiyle camsı bir yüzey olacak şekilde kaplanmasıdır. Mine,  Soda, Boraks, Silisyum, Kurşun Oksit karışımından oluşur. Mine renksiz ve saydam bir camdır. Mineye rengi veren metal oksitlerdir.  Mine, temel olarak renksiz cam ile metal oksitlerin bileşiminden oluşur. Renk veren oksitler tek başlarına veya değişik oranlarda kullanılarak çeşitli renkler meydana getirir. Frit ya da Flux olarak isimlendirilen temel cam maddelerinin oranı ile metal oksitlerin oranı minenin ısı altındaki sertlik ve Parlaklık durumlarını belirler. Kurşun, potasyum ve soda minenin sertliğini, parlaklığını veya yumuşaklığını belirler. Borax cam ile metal oksitleri birbirine karıştırıp parçaların oluşumunu sağlar. Borax, potasyum ve soda, minenin esnekliğini kontrol eder. Fazla Borax esnekliği azaltır, daha fazla soda ya da potasyum ise esnekliği arttırır.[2] Bu denge kurulamazsa mine metal ile kontak kuramayacak ve çatlayacak ya da atacaktır.

 

MİNE SANATI KISA TARİHÇESİ 

Mısırlılar, önce toprak kaplar üzerinde bir çeşit mine yaptıkları daha sonraları da firuze, lacivert, mor ve zümrüt yeşili minelerle bezeli altın takılar ve mücevherler imal ettikleri bilinmektedir. Eski Yunanlılar da mine işini öğrenmiş ve bazı heykelleri mineyle süslemişlerdi.

Bizans sanatında (İncil Kapakları, kutular, haçlar, ikonalar ve ikona çevreleri) İslam sanatında El-Biruni'nin yapıtlarında mine tekniğine ilişkin bilgilere rastlanmaktadır. Mine sanatındaki en erken İslam Eserleri Fustat'ta bulunmuş olan  Fatimiler döneminden kalma, altından yapılmış mücevherlerdir. İspanya'da Kurtuba'da (Cordoba), Medinet üz-Zehra'da da Fustat'dakilere benzer mineli mücevher ele geçmiştir. (11.-12.yy'lar). Artuklu Emiri Rüknettin Davut için 12.yy'da hazırlanan bir bakır tas mine sanatının güzel örneklerindendir. Osmanlı döneminde mine tekniği özellikle 17.yy'ın ikinci yarısında yaygınlaşmıştır. 

Rönesans döneminde Avrupa'da yapılan mine minyatürler yapılmış,  bu dönem sanatçıları beyaz mine zemin üzerine metal oksitleriyle boyanmış ve üzeri saydam bir mineyle kaplanmış portreler yapmışlardır. Londra'daki Victoria ve Albert Müzesi'nde çok güzel bir mine koleksiyonu vardır.

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR