ATEŞ VE DAMLA KEHRİBAR TESBİHLER
Çağlar öncesinde çam ağaçlarından sızmış reçinelerin taşıllaşmasıyla oluşmuş, süs eşyası yapımında kullanılan, açık sarıdan kızıla değin türlü renklerde olabilen, kolay kırılabilen, bir yere hızlıca sürtülüp hafif cisimlere yaklaştırıldığında onları kendine çeken, yarı saydam bir maddedir.
Kehribar taşı, etkileri nedeniyle şifalı taş sayılmaktadır. Bu taş, takı aksesuarı olarak çok sık bir şekilde kullanılmaktadır. Bunu örneklendirecek olursak, kehribar taşından yapılmış olan gerdanlık takısı, troid bezi ve de boğaz enfeksiyonlarının oluşumunu engeller. Astım ve bronşit gibi solunumla ilgili hastalıkların oluşmaması ve iyileşmesi, kehribar taşının insan sağlığına olan etkileri arasında yer almaktadır.
Çoğu insan alerji sıkıntısı yaşamaktadır. Bu olumsuz etkiler doğurabilen alerji sorunu, kehribarın iyileştirici gücü sayesinde önlenmektedir. Ağrılar için de, kehribar taşı büyük bir önem taşımaktadır. Yapılan gözlemler sonucunda özellikle de romatizmal ağrıları olan kişiler için kehribar taşı oldukça önemlidir. Bu taşın ağrıları giderme gücünden faydalanmak için, taşı ağrı bulunan yere sürmek yeterlidir. Böylece taşın sürüldüğü bölgedeki ağrıda azalma meydana gelir. Kehribar taşının sindirim sistemine de oldukça fazla olumlu katkıları bulunmaktadır. Kehribarın, bağırsakların düzenli ve sağlıklı çalışmasını sağlaması da en büyük özelliklerinden biridir.
MÜHRÜ
SÜLEYMAN NEDİR?
” Mühür kimdeyse Süleyman Odur "
İnanışa göre Hz.Süleyman’ (AS)ın emanetlerinin
bulunduğu yerin daha sonra Haçlı Seferleri sırasında Kudüs’te arandığı, Tapınak
Şövalyelerinin yerini bulduğu ve kutsal bazı emanetlerle Avrupa’ya döndükleri
iddia edilmiştir. Kimileri kutsal kadeh Graal’ı, kimileri Felsefe Taşı’nı, kimileri
ise Mühr-ü Süleyman’ı bulduklarını düşünmüşlerdir. Tapınak Süleyman’(AS)dan
sonra yağmalanacaktır ancak o zamana kadar Hz.Musa (a.s) dan beri
nesilden nesile saklanan Hz. Musa’nın emaneti olan Ahid Sandığı’nı (orijinal
Tevratın levhalar halinde içinde bulunduğu Tabut-i Sekine) muhafaza edecektir.
Günümüzde kabul gören sembol göğün ve yerin
birleşimini gösterir. İki üçgenin biri göğe biri yere dönüktür. Sembol bir
yönüyle insan varlığının maddi bedenini ve ruhunu, bundan oluşan bütünü, bir
yandansa dişil ve eril prensipleri, maddi ve manevi değerlerin bütünlüğünü
gösterir. Doğunun Yin ve Yang’ına benzer bir semboldür. Dünyaya giriş ve çıkış
noktalarını temsil eder. Kimi farklı bakışlar ise şekilde iki piramit görür.
Özellikle Selçuklu dönemi paralarında ve eserlerinde
sıkça kullanılan sembol artık günümüzün gerilimli dünyasında İslam ve
Hıristiyan toplumlarınca terkedilmiş hatta anlamı bilinmediğinden bir çok
tarihi eserde de tahrip edilmiştir.