OSMANLI ARMASI’nın ANLAMI
Osmanlı
arması, 19. yy.'da tasarlanmış ve son hali, 17 Nisan 1882'de
Sultan II. Abdülhamit tarafından yürürlüğe konmuştur. Devlet
armasından önce, padişahların tuğraları devlet nişanı yerine geçmekteydi.
1. Tuğranın etrafındaki güneş motifi,
padişahın güneşe benzetilmesinden ileri gelir.
2. II. Abdülhamit'in tuğrası
3. Sorguçlu serpuş: Osman gaziyi ve
tahtı temsil eder.
4. Yeşil Hilafet sancağı
5. Süngülü tüfek: Nizam-ı Ceditle
birlikte Osmanlı ordusunun asıl silahı olmuştur.
6. Çift taraflı teber
7. Toplu tabanca
8. Terazi: şeşper ve asaya asılıdır,
adaleti temsil eder.
9. (Üstte) Kuran-ı Kerim. (Altta)
Kanunnameler.
10. Nışan-ı al-i imtiyaz: Devlet adına
faydalı işlerde bulunmuş ilim adamları, idareci ve askerlere veriliyordu.
11. Nışan-ı Osmani: Sultan Abdülaziz Han
tarafından 1862'de ihdas edilmiş olup, devlet hizmetinde üstün başarı
sağlayanlara verilirdi.
12. Asa ve şeşper
13. Çapa, Osmanlı denizciliğini temsil
eder.
14. Bereket boynuzu
15. Nışan-ı iftihar
16. Yay
17. Mecidi nişanı
18. Borazan, modern mızıka takımının
kullandığı çalgı aletidir.
19. Şefkat nışanı, 1878'de II.
Abdülhamit Han tarafından ihdas edilmiş olup; savaş zamanında, büyük afetlerde
devlete, millete hizmet eden kadınlara verilirdi.
20. Top gülleleri (Bazı armalarda
bulunmuyor)
21. Kılıç
22. Top, topçu ocaklarını temsil eder.
23. El siperlikli tören kılıcı: bu kılıç
klasik Türk kılıcı olmayıp, o devirdeki subaylar tarafından kullanılırdı.
24. Mızrak.
25. Çift taraflı teber, orduda üst düzey
görevliler tarafından üstünlük sembolü olarak kullanılmıştır.
26. Tek taraflı teber (balta)
27. Bayrak
28. Osmanlı sancağı
29. Mızrak: Son dönem mızraklı süvari
alayları.
30. Kalkan, Ortasında stilize edilmiş
bir güneş motifi var. 12 yıldız: Rivayete göre bu 12 yıldız 12 burcu temsil
eder. Güneş bu burçlar üzerinde hareket eder.
MİNE NEDİR VE MİNE SANATI
Mine çok
zarif bir bezeme biçimidir. Mine bezeme ve mine minyatür sanatı yüzyıllardır
bilinen ve yapılan bir el sanatı dalıdır. Yüzeyleri mineyle bezeme sanatı olan
"mine işi" büyük bir ustalık ve özen gerektirir; çünkü mine
genellikle çok kolay kırılır. En eski minelerin çoğu kırılıp kaybolmuş olduğu
için eski, ünlü sanatçıların yapmış olduğu mineler günümüzde çok ender ve
değerlidir.
Günümüzde bu
tür mine işi ender yapılmakta, kulüp ve okul rozetlerinde, nişanlarda, saç
fırçası ve el aynalarının arka yüzlerinde kullanılmaktadır. Kuyumcu mineleri,
levha ve rozetlerde sanayide ve kuyumculukta kullanılır. Metal üzerine
figüratif resim ve manzara kompozisyonları yapımında beğenilen bir yöntemdir.
Mine, metal
bir yüzeyin sert ve parlak bir cam katmanla kaplanmasıyla elde edilen bir
bezeme biçimidir. Mine yapmak için çok sıcak bir fırında özel bir ısıtma işlemi
uygulanarak metal ile cam kaynaştırılır. Dişlerin dış yüzeylerini kaplayan sert
ve parlak dokuya da diş minesi adı verilir. Mine sanatı altın, gümüş ve bakır
gibi değerli metallerin mine boyalarıyla süslenmesi temeline dayanmaktadır.
Mine, metal
nesnelerin parlak kırmızı hale gelen yüksek sıcaklıkta çeşitli maddelerin
eritilerek birleştirilmesiyle camsı bir yüzey olacak şekilde kaplanmasıdır.
Mine, Soda, Boraks, Silisyum, Kurşun Oksit karışımından oluşur. Mine
renksiz ve saydam bir camdır. Mineye rengi veren metal oksitlerdir. Mine,
temel olarak renksiz cam ile metal oksitlerin bileşiminden oluşur. Renk
veren oksitler tek başlarına veya değişik oranlarda kullanılarak çeşitli
renkler meydana getirir. Frit ya da Flux olarak isimlendirilen temel cam
maddelerinin oranı ile metal oksitlerin oranı minenin ısı altındaki sertlik ve
Parlaklık durumlarını belirler. Kurşun, potasyum ve soda minenin sertliğini,
parlaklığını veya yumuşaklığını belirler. Borax cam ile metal oksitleri
birbirine karıştırıp parçaların oluşumunu sağlar. Borax, potasyum ve soda,
minenin esnekliğini kontrol eder. Fazla Borax esnekliği azaltır, daha fazla
soda ya da potasyum ise esnekliği arttırır.[2] Bu denge kurulamazsa mine
metal ile kontak kuramayacak ve çatlayacak ya da atacaktır.
MİNE SANATI KISA TARİHÇESİ
Mısırlılar,
önce toprak kaplar üzerinde bir çeşit mine yaptıkları daha sonraları da firuze,
lacivert, mor ve zümrüt yeşili minelerle bezeli altın takılar ve mücevherler
imal ettikleri bilinmektedir. Eski Yunanlılar da mine işini öğrenmiş ve bazı
heykelleri mineyle süslemişlerdi.
Bizans
sanatında (İncil Kapakları, kutular, haçlar, ikonalar ve ikona çevreleri) İslam
sanatında El-Biruni'nin yapıtlarında mine tekniğine ilişkin bilgilere
rastlanmaktadır. Mine sanatındaki en erken İslam Eserleri Fustat'ta bulunmuş
olan Fatimiler döneminden kalma, altından yapılmış mücevherlerdir.
İspanya'da Kurtuba'da (Cordoba), Medinet üz-Zehra'da da Fustat'dakilere benzer
mineli mücevher ele geçmiştir. (11.-12.yy'lar). Artuklu Emiri Rüknettin Davut
için 12.yy'da hazırlanan bir bakır tas mine sanatının güzel örneklerindendir.
Osmanlı döneminde mine tekniği özellikle 17.yy'ın ikinci yarısında
yaygınlaşmıştır.
Rönesans
döneminde Avrupa'da yapılan mine minyatürler yapılmış, bu dönem
sanatçıları beyaz mine zemin üzerine metal oksitleriyle boyanmış ve üzeri
saydam bir mineyle kaplanmış portreler yapmışlardır. Londra'daki Victoria ve
Albert Müzesi'nde çok güzel bir mine koleksiyonu vardır.