< < Önceki Sayfaya Dön
Benzer Ürünler
Sultan Serisi Sultan Miğferi Gümüş Erkek Yüzük
Sultan Serisi Sultan Miğferi Gümüş Erkek Yüzük
Sultan Serisi Kubbetüs Sahra Gümüş Erkek Yüzük
Sultan Serisi Sultan Miğferi Gümüş Erkek Yüzük
Sultan Serisi Kubbetüs Sahra Gümüş Erkek Yüzük
Sultan Serisi Sultan Miğferi Gümüş Erkek Yüzük

Sultan Serisi Kubbetüs Sahra Gümüş Erkek Yüzük (VAV00023)

Marka : Vav Gumus
İndirim Oranı : %60 İndirim
Fiyat : ₺6.863,83(KDV Dahil)
İndirimli : ₺2.745,53(KDV Dahil)
₺333,46 'den başlayan taksitlerle
Yerli

Maden                      Gümüş  925   Ayar
Ağırlık         25,50 Gram
Maden Rengi   Gümüş
Taş Rengi   Siyah
Taş Cinsi   Kök Safir
Tema   Sultanlık
Garanti Süresi (Ay)   24
Stok Kodu   VAV00023

Yüzüğümüz Kudüsteki Kubbet'üs Sahra Mescidinin birbir aynısı olarak tasarlanmıştır.

Peki Kubbett'üs Sahra mescidinedir ve ne zaman inşaa edilmiş.

 

Kubbet'üs-Sahra

Kubbet-üs-Sahra ve mevkinin tarihçesi;

Kubbet-üs Sahra Kudüs'te Yahudilerin Kudüs Tapınağı olarak isimlendirdikleri en kutsal binalarının bulunduğu ve bazen "Tapınak Tepesi" adını verdikleri bir tepenin üzerindedir.

 

Bu tepe üzerinde inşa edilen Birinci Tapınak MÖ 586 yılında Babilliler tarafından tahrip edilmiştir.

 

İkinci Tapınağın yapımına MÖ 535'te başlanmıştır. Bir süre ara verildikten sonra yapıma MÖ 521'de devam edilmiş MÖ 516 yılında yapım tamamlanmış ve MÖ 515 yılında İkinci Tapınak açılmıştır. Yaklaşık 500 yıl sonra İkinci Tapınak, MÖ 20 yılında Kral Herod tarafından yeniden tamir ettirilmiştir.

 

Bu İkinci Tapınak MS 70'te Romalıların bir Yahudi isyanının bastırmak için Kudüs Kuşatması ve şehri ellerine geçirdikten sonra (ileride Roma imparatoru olacak olan) General Titus komutasındaki Roma İmparatorluğu'na bağlı birlikler tarafından yağmalanıp tahrip edilmiştir. Romalılar bu mevkide Jüpiter Tapınağı inşa etmişlerdir. Yahudilerin, 132-135 yılları arasında Romalılara karşı giriştikleri son Bar Kohba isyanı sırasında tapınağı yeniden kurmayı denediler. İkinci tapınağın temelleri dahi Romalılarca tahrip edildiğinden dolayı daha büyük ve daha geniş yeni bir tapınak yapılması gerekmekteydi. Bu tepedeki Roma tapınağı yıkıldı. Ancak Romalılara karşı bu isyan da başarısız oldu. Yahudiler Kudüs'ten çıkartıldılar.

 

Kudüs'ün Müslümanlar tarafından fethine kadar Harem-i Şerif tepesi yıkıntılarla dolu bir mevki olarak kaldı. Hatta Hristiyanlar zamanında taş ocağı ve çöplük olarak kullanılmıştı. Roma İmparatorluğu Hristiyanlığı resmi din olarak kabul ettikten sonra ve Bizans İmparatorluğu döneminde Filistin ve Kudüs, Hristiyanlığın haç merkezi olarak kabul edilmiştir. Kudüs ve "Tapınak Tepesi" adı verilen Harem-i Şerif İsa'nın gezdiği yerlerden olan İkinci Tapınak yıkıntıları, Hristiyan hacılarının geldiği bir hac merkezi olmuştu. Bu yıkıntılar "Beyt-i Makdis" olarak da anılmaktaydı. Kudüs, 614'te Bizans İmparatorluğu'ndan Sasani İmparatorluğu'nun eline geçmiştir.

 

Hz. Ömer (RA) döneminde Sasaniler Devleti ile yapılan savaşlar sırasında Kudüs 636 yılında ilk kez Müslümanların eline geçmiştir. Halife Ömer, Kudüs'e girdiğinde baş patriğe kendisini Tapınak Tepesine (yıkık olan Süleyman mabedinin yerine) götürmelerini rica etti. Bu mevki yıkıntı döküntülerle doluydu. Yahudilikten Müslümanlığa dönüş yapan "Ka'ab al-Ahbar'' adındaki bir kişi, dinsel bilgilerinin yardımıyla Yahudilerin nerede tapındıklarını gösterdi. Ömer (RA) tapınaktan geri kalanları buldu. Hz Ömer (RA) ilk olarak Beytü’l Makdıs’ı ve Muallak Taşının (Sahra) bulunduğu Harem-üs Şerif'i yıkıntılardan temizlemiştir. Sonra Sahra üzerinde "Sahra Mescidi" adı ile anılan Medine'de peygamber (ASM) mescidine benzer kamıştan namazgah tarzında bir Mescid yaptırmıştır. Ömer (RA), on bin kişi ile birlikte tapınağın 70 yılında yıkılmasından sonra ilk kez bu yerde ibadet etti. Bu Mescid "Sahra Mescidi" adı ile anılmaktaydı.

 

Günümüze kadar gelen Kubbet-üs-Sahra binası Emevi Halifesi, Abdülmelik bin Mervan devrinde 687-691 yılları arasında inşa edilmiştir. Bu halife Sahra Mescidini büyütüp yenileyerek Kubbet-üs-Sahra'yı yaptırmıştır. Ayrıca bu mevkiinin hemen yanına Mescid' i Aksa adı verilen Ömer Camisini inşa ettirmeye başlamış ve bu cami halife I. Velid döneminde tamamlanmıştır.

 

Birinci Haçlı seferi sonunda 1099'de Kudüs'ü Müslümanlar'dan aldıktan sonra Frenk Haçlılar tarafından Kubbet-üs Sahra "Augustinler" tarikatı keşişlerine verilmiştir. Bu kesişler Kubbet-üs Sahra binasında çeşitli değişiklikler yapıp binayı bir Augustin tarikatı manastırına ait olan Katolik Kilisesine çevirmişlerdir. Binanın kuzeyine Hristiyan kesişler için hücreler ilâve edilmiştir. Binanın kubbesine hac yerleştirilmiş ve kubbenin altındaki mağaraya ikonalar konulmuştur. Aynı mevkide bulunan Mescid-i Aksa ise Haçlılar Kudüs Krallığı devlet sarayına dönüştürülmüştür. Bu binanın bir kısmı da Kubbet-üs Sahrayı Tapınak Şövalyeleri'ne merkez olarak verilmiştir. Tapınak Şövalyeleri bu binayı Süleyman Tapınağı olarak kabul edip buna atıfla isimlerini almışlardır.

 

1187'de Selahaddin Eyyûbî' nin Kudüs'ü fethinden sonra Haçlılar döneminde yapılan değişikliklerin büyük bir kısmı kaldırıldı.

 

Tarih boyunca bölgeye hâkim olan Müslüman hükümdarlar Kubbet-üs Sahra'ya büyük saygı göstermiş, binanın bakımı ve tamiri ile yakından ilgilenmişlerdir. Kubbet-üs Sahra Eyyûbî ve Memluk Sultanları tarafından çeşitli tarihlerde tamir ettirildi. Bölge, Yavuz Sultan Selim devrinde Osmanlı topraklarına katıldı. Kanuni Sultan Süleyman, Kubbet-üs Sahra'yı köklü biçimde tamir ettirdi. Binanın dış cephesini çinilerle kaplattı. Kubbet-üs Sahra, Osmanlı padişahlarından III. MuratI. AbdülhamidII. MahmudSultan AbdülmecidSultan Abdülaziz ve II. Abdülhamid devirlerinde de tamir edildi II. Abdülhamid, binanın zeminini İran halıları ile döşetti. Binanın ortasına büyük bir avize astırdı ve eskiyen çinilerini yeniletti. 11 Temmuz 1927 tarihinde Filistin’de meydana gelen depremde önemli ölçüde hasar gördu.

 

1955'te Ürdün hükûmeti tarafından çok geniş bir retorrasyon ve yenileme programı başlatıldı. Ürdün, diğer Arap ülkeleri ve Türkiye'nin katkıları ile esaslı bir şekilde tamir edildi. Bu yenilemede çoğu yağmur suyu girişi dolayısı ile ziyan görmüş olan Kanuni Sultan Süleyman tarafından verilen fonlarda yapılmış olan çini karolar restore edildi. Bu programın bir kısmı olarak 1965'te tahtadan yapılmış ve kurşun levha ile kaplanmış olan kubbenin dışı İtalya'da yapılmış olan daha dayanıklı ve su geçirmez aluminyum-bronz levhalarla kaplandı.

 

1998'de Ürdün Kralı Hüseyin, Kubbet-üs-Sahra'nın kubbesinin bakımı ve tamiri için 8,2 milyon dolar bağışladı.

 

Günümüzde İsrail'deki radikal bir grup Kubbet-üs Sahrâ'nın ve çok kutsal olan Mescid-i Aksâ'nın başka bir yere taşınmasını ve burada Yahudilerin üçüncü tapınağının inşa edilmesini istemektedir.

 

Müslümanlar ise en kutsal ibâdet yerlerinden biri kabul edilen tarihî Kubbet-üs Sahra ve Mescid-i Aksa’da ibâdet ediyor ve İslâm’ın kutsal mekânlarını korumak istiyorlar.

 

Mimari nitelikleri

Kubbet-üs Sahra İslâm mimârîsinde bilinen ilk kubbeli eserlerdendir. Bu yapı Abdülmelik'in halifelik döneminde 689-691 yılları arasında inşa edilmiştir. Binanın mimarları Kudüs'lü Yezid Bin Salam ve Baysan'lı Raja Bin Hayve'dir. Günün coğrafyacısı olan El-Mukadassi'ye göre, bu kutsal binanın inşası için Mısır eyaletinin gelirlerinin 7 mislinden daha fazla finansal fon sarfedilmiştir. Fakat bu binanin orijinal planalri bulunmamaktadır ve organik olarak geliştirilip yapımladığı kabul edilmektedir. Bu binanin detayli ilk plani 19.yuzyilda bu kutsal binaya gizlice girebilen Hristiyan gezgin harita subay/mimarları tarafından yapılmıştiur.

 

Binanın muhendis/mimaralrinin Kudüs'lü Yezid Bin Salam ve Baysan'lı Raja Bin Hayve olduğu kabul edilmektedir. Günün coğrafyacısı olan El-Mukadassi'ye göre, bu kutsal binanın inşası için zengin Mısır eyaletinin vergi gelirlerinin 7 mislinden daha fazla finansal fon sarfedilmiştir.

 

Bu bina Kudüs'te Müslümanlar ve Yahudiler tarafından kutsal kabul edilen (Muallak Taşı adı verilen) kaya üzerine olup ortası kubbeli sekizgen bir binadır. Ortasında kutsal kayayı örten yüksek tahtadan iskeletle yapılmış 20m çaplı bir kubbe bulunmaktadır. Bu kubbe altın sarısı renkli metalik levhalarla kaplıdır. Bu metalik levhalar 1964'te kadar kurşundandı ve o yıl tamamlanan renovasyon ile levhalar alümünyum-bronz alaşımdan yapılmışlardır. Bu kubbe 16 pencere boşluğu ve sütün ihtiva eden bir silindirik davulumsu yapı üzerinde bulunmaktadır. Bu silindirik davulumsu yapı zeminden yükselen ve bir daire şekilde yapılmış, aralarından 24 boşluk bulunan sütunlar üzerine dayanmaktadır. Sütünlar arası boşluk 19ar metre eninde olup sütun yüksekliği 11 metredir. Binanın dış duvarlarının yüzeyleri porselen çiniden oluşmaktadır ve binanın sekizgen şeklini aksettirmekdirler. Hem dış duvarlar ve hem de davulumsu silindirik yapıda pencereler bulunmaktadır. Binanın iç yüzeyi ve kubbesi Kur'an süreleri ve çeşitli motiflerle süslenmiştir. Duvarlar Kanuni Sultan Süleyman tarafından verilmiş olan çini karolarla kaplıdır. Kubbenin altından bulunan zemin satıhı Muallak Taşı denilen kayadan oluşmaktadır.

 

Müslümanlar yaygın olarak yapının içindeki Muallak Taşı'nin havada durduğuna inanırlar. Evliya ÇelebiSeyahatnamesinde, Muallak Kayasını havada gören hamile kadınların hayretten, şaşkınlıktan ve dehşetten çocuklarını düşürdüğünü söylemiştir. Fakat şimdi Muallak Kayasının Müslümanlar tarafından havada durduğu düşünülse de Harem-üs Şerif'teki yapıların altında kaldığından gözükememekte, içine Kubbet-üs Sahra'dan inilebilmektedir.

 

Müslümanlara önemi

İslam'da Kubbet-üs Sahra ve Mescid-i Aksa'nın mevkinin istisnai önemleri vardır. Bu mevkinin Hz. Muhammed (SAV) in isrâ ve miraç mekânı olduğu âyet ve Hadislerle sabittir.

 

 

  • Ücretsiz şefef kargo

  • Garanti Belgesi

  • Yüzük içi yazısı

  • Hediye notu

  • Şık kutu

  • Atmış yıllık uzmanlık

  • En yüksek kalitede Gümüş takıyı en uygun fiyata sunan tek adres

  • Klasikten moderne uzanan geniş model seçeneği

 

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR