BÜYÜK
SELÇUKLU DEVLETİ
Oğuzların Kınık boyundan olan Türklerin kurduğu Büyük
Selçuklu İmparatorluğu’nun ilk hükümdarı Tuğrul Bey oldu. Dandanakan Savaşı
sonrasında Gaznelileri yıkılış sürecine sokan Selçuklular kuruluşlarını bu
savaş ile resmen gerçekleştirdiler. Selçuklular Anadolu’ya ilk akınlarını
Tuğrul Bey döneminde yaptılar. Anadolu’ya yaptıkları akınlar sonrasında
Bizanslılarla ilk kez karşı karşıya geldikleri Pasinler Savaşı’nı
gerçekleştirdiler.
Bu savaştan galibiyetle ayrılan Selçuklular’ın Anadolu’ya
akınları yoğunlaştı. 1055 yılında Tuğrul Bey’in Abbasi Halifesi’ni koruma
altına alması sonucu ona “sultan” unvanı verildi. Çağrı Bey ve Tuğrul Bey’in
ölümünün ardından tahta Sultan Alpaslan geçti. Sultan Alpaslan 1071 yılında yapılan
Malazgirt Savaşı’nda Bizans İmparatoru Romen Diyojeni yenerek Türklere
Anadolu’nun kapılarını açmış oldu. Sultan Alpaslan ölünce yerine oğlu Melikşah
geçti. Melikşah Büyük Selçuklu Devleti’ne en parlak dönemini yaşattı.
Melikşah’ın ölümünden sonra devletin gücü giderek zayıfladı. Selçuklu
ailesinden Süleyman Şah’ın kurduğu Anadolu Selçuklu devleti bağımsızlığını ilan
etti. Büyük Selçuklular'ın son hükümdarı Sultan Sencer oldu. Karahitaylar ile
yaptığı savaş sonrasında devlet yıkılma sürecine girdi.
Selçuklular’da devlet hazinesinden faydalanan zümreler
dışında kalan bütün halk reâyâ diye adlandırılıyordu. Reâyâ vergi ödemek,
devlet otoritesine ve onu temsil edenlere itaat etmekle mükellefti.
Selçuklular, İslâm dünyasının siyasî liderliğini ele aldıktan sonra iç
politikada Şiî Fâtımîler, dış politikada Bizanslılar’la mücadele etmeyi temel
ilke kabul etmişlerdi. Şiî Fâtımîler’e karşı Sünnîliğin hâmisi olmuşlardı ve
Sünnîlik ülkenin her yerinde gelişip yayılmıştı. Türkler’in büyük çoğunluğu
gibi Selçuklu sultanları da Sünnîliğin Hanefî yorumunu tercih etmişler ve bu
konuda son derece titiz davranmışlardı.
Selçuklular, Anadolu’yu Oğuz
Türkleri’nin vatanı yapmışlardı. Getirdikleri siyasî istikrar ve uyguladıkları
âdil idare sayesinde Selçuklu hâkimiyeti altındaki İran, Irak, Suriye ve
Anadolu sosyal ve ekonomik açıdan ileri bir duruma yükseldi. Anadolu’nun İslâm
dünyasına katılması ve Selçuklular’ın ticarî politikalarıyla Karadeniz’in
kuzeyindeki ülkelerin ticaret yolu açıldı, İpek Yolu ticareti çok gelişti. Anadolu’dan,
Horasan’dan ve Irâk-ı Acem’den Kirman’a gelen kervanlar mallarını Kirman
limanlarından Hindistan, Çin ve diğer yerlere götürüyordu. Sünnîlik, İran’da
Selçuklular sayesinde hâkim bir mezhep durumuna geldi. Selçuklular, çeşitli
şehirlerde medreseler inşa ederek ve âlimlere değer vererek ilmin ve kültürün
gelişmesinde önemli rol oynadı.
Kaynakçalar
Sümer, Faruk, Selçuklular(Tarih), Diyanet İslam
Ansiklopedisi, 2009, c.36, sf.365-371
Özgüdenli, Osman Gazi, Selçuklular(Sosyoekonomik
ve Kültürel Hayat), Diyanet İslam Ansiklopedisi, 2009, c.36, sf.371-375
Ahmet Yaşar Ocak, Diyanet, Selçuklular(Dini,
İlmi, Fikri ve Tasavvufi Hayat), Diyanet İslam Ansiklopedisi, 2009, c.36,
sf.375-377
SELÇUKLU
ARMASI
Çift başlı kartal Doğu’yu ve Batı’yı temsil
ederek, Selçuklunun hükmettiği alanları simgelemektedir. Çift başlı kartal
Selçuklulardan önce ve sonra da birçok devlet tarafından kullanılmıştır.
Çift başlı kartal armasının kullanımı Roma
İmparatorluğuna kadar götürülebilir. Öncelikle kent devleti olarak kurulan Roma,
zamanla bilinen dünyanın büyük bir kısmına hakim oldu. Roma imparatorluğu
bayrağında kartal sembolü bulunduruyordu. İmparatorluğun Doğu ve Batı olarak
ikiye bölünmesinden sonra kartal sembolünü batı kısmı kullanmaya devam etti.
Doğu Roma’da ise çift başlı kartal sembolükullanılmaya başlandı. Doğu
Roma’nın yani Bizans’ın çift başlı kartalı kullanmasındaki amaç da kendini
doğunun ve batının hakimi olarak görmesidir.
Türklerde gücü simgelediğine dair kayıtlar
bulunmaktadır, “Ömer Hayyam’ın Nevruzname adlı eserinde çift başlı kartaldan
bahsetmiştir. Burada muhteşem bir hayvan olarak bahsetmiştir. Kartal büyük bir
hayvandır mesela çift başlı kartalın kargadan bir farkı olarak hal, hareket
,davranışları itibarı ile gücü sembolize etmiştir. Bundan dolayı da hükümdarlık
alametlerinden birisi olarak bu şekli kullandıklarını görmekteyiz. Bu sembolün
Selçuklularda da kullanıldığını görüyoruz.
Bunun Selçukluların bir hükümdarlık
alameti olarak sürekli kullanıldığını söylemek bir tarihi yanılgıdan ibaret
olur. Çünkü hükümdarlar değiştikten sonraki alametlerde değişiklikler
görmekteyiz. Her zaman aynı alametlerin sonra gelen hükümdar tarafından da
kullanılmadığını görmekteyiz. Mesela Selçuklularda geçmişte bayrakların
üzerinde ok ve yayı görürken daha sonraki dönemlerde çift başlı kartalı
görebiliyoruz”.
Günümüzde halen Erzurum,
Konya ve Sivas gibi Selçukluya ev sahipliği yapmış bir çok kentte kullanılan bu
simge aynı zamanda, İspanya,
Arnavutluk, ABD, Almanya gibi bir çok
ülkede kullanılıyor. Simge en belirgin şekilde Arnavutluğun, Karadağ ve
Sırbistan’ın bayraklarında, Yunanistan’ın AEK futbol takımının armasında, Girne Amerikan
Üniversitesinde kullanılıyor. Çift başlı kartal Polis
Teşkilatımızın armasında da kullanılıyor.
KEHRİBAR
veya AMBER
Çağlar öncesinde çam ağaçlarından sızmış reçinelerin
taşıllaşmasıyla oluşmuş, süs eşyası yapımında kullanılan, açık sarıdan kızıla
değin türlü renklerde olabilen, kolay kırılabilen, bir yere hızlıca sürtülüp
hafif cisimlere yaklaştırıldığında onları kendine çeken, yarı saydam bir
maddedir.
Kehribar taşı, etkileri nedeniyle şifalı taş
sayılmaktadır. Bu taş, takı aksesuarı olarak çok sık bir şekilde
kullanılmaktadır. Bunu örneklendirecek olursak, kehribar taşından yapılmış olan
gerdanlık takısı, troid bezi ve de boğaz enfeksiyonlarının oluşumunu engeller.
Astım ve bronşit gibi solunumla ilgili hastalıkların oluşmaması ve iyileşmesi,
kehribar taşının insan sağlığına olan etkileri arasında yer almaktadır.
Çoğu insan alerji sıkıntısı yaşamaktadır. Bu olumsuz
etkiler doğurabilen alerji sorunu, kehribarın iyileştirici gücü sayesinde
önlenmektedir. Ağrılar için de, kehribar taşı büyük bir önem taşımaktadır.
Yapılan gözlemler sonucunda özellikle de romatizmal ağrıları olan kişiler için
kehribar taşı oldukça önemlidir.
Bu taşın ağrıları giderme gücünden faydalanmak için,
taşı ağrı bulunan yere sürmek yeterlidir. Böylece taşın sürüldüğü bölgedeki
ağrıda azalma meydana gelir. Kehribar taşının sindirim sistemine de oldukça
fazla olumlu katkıları bulunmaktadır. Kehribarın, bağırsakların düzenli ve
sağlıklı çalışmasını sağlaması da en büyük özelliklerinden biridir.