ZİRKON
TAŞI
Zirkon kelime anlamı itibariyle Arapça da
"kırmızı" anlamına gelen "zarkun" ve Farsçada ve Kürtçede
"altın" ve "renk" anlamına gelen "zer" ve
"gun" kelimelerinden türetilmiştir. Antik çağlardan günümüze kadar
varlığını sürdüren bu doğal taş eski zamanlarda elmasın kardeşi olarak kabul
edilmiştir. Ortaçağ Avrupa’sında sahibine iyi şöhret, bilgelik ve toplum içerisinde
statü sağladığına inanıldığından sıklıkla Ortaçağ’ın üst insanları tarafından
kullanılmıştır.
Doğada koyu kırmızı, turuncu, mor, sarı, kahverengi, mavi ve şeffaf olmak üzere
pek çok renkte bulunan bir taştır. Mavi ve yeşil renklilerine “starlight” adı
verilirken, sarımsı ve şeffaf olanları ise “jargon” diye adlandırılır.
Diğer doğal taşlarla karşılaştırıldığında Zirkon’u
eşsiz kılan iki önemli özelliği vardır. Birincisi Zirkon öyle dayanıklı bir
yapıdır ki; yanardağ patlamalarından, meteor çarpmalarından hasar almadan
kurtulabilmiştir. İkinci ve en gizemli niteliği ise; dünya üzerinde çıkartılan
taşlar arasında en eski element yapılanmasına sahip olmasıdır. Bu özelliği de
bilim adamlarını konuya dahil edip, Zirkonoloji isimde bir bilim dalı
kurulmasına sebep olmuştur.
Zirkon'un
Faydaları
Zirkon
gerek rengi gerekse dayanıklılığı itibariyle kişiye canlılık verdiğine inanılan
bir taştır. Bu nedenle ruhsal ve fizyolojik olarak kişide genel bir iyileşme
vaat etmektedir. Mikrobik hastalıklara karşı bağışıklık sistemini
güçlendirdiğine ve mikrop kaynaklı hastalıklara yakalanmış kişileri daha hızlı
iyileştirdiğine inanılmaktadır. Ayrıca cilt üzerinde parlaklık vermek gibi bir
etkisi olduğu da kabul gören faydaları arasındadır.
PUSULA
TANIMI
Dünyanın manyetik sahasının yönüne bağlı olarak ibresi
daima sabit doğrultuda kalmak suretiyle yön gösteren bir cihaz. Pusulanın ibresi tam
ortasından sürtünmesiz iğne yatak ile askıya alınmış manyetik metal bir
çubuktur. Dünyanın manyetik çizgileri bu metal çubuğu boydan boya geçmek
istediklerinden, çubuk, manyetik çizgilerin yönünde dönerek durur. Dünya
manyetik çizgileri güney kutbundan çıkıp, atmosferde büyük
bir daire çizerek kuzey kutbuna girerler. Dünyanın manyetik alanı kutuplarda
içe basılı bir elipsoid biçimindedir. Bu manyetik sahanın, ergimiş halde
bulunan magmada dolaşan akımlardan meydana geldiği sanılmaktadır.
Doğada kullanılan modern pusulaların çeşitleri standart plaka (a), aynalı (b),
askeri (d) ve kutu(prismatik) (c) olarak sıralanabilir. Askeri tip ve kutu
pusulalar doğa sporcusunun ihtiyaç duymadığı kadar hassas ölçüm yapabilirler,
bu sebeple biraz daha kullanımları daha karmaşıktır. Çoğu kişinin ihtiyacı
standart ya da aynalı pusulalardır. Orienteering yapmak için ise en kullanışlı
model parmak pusulalardır (e). Haritaya takılan ataç pusulalar (f) temel
oryantiring için uygundur; tek başına veya yedek olarak taşınabilir.
En ilkel pusula suda yüzen bir tahta üzerine tutturulmuş mıknatıs taşından
ibarettir. Çok eski zamanlarda dahi pusula bilinmekteydi. Pusulanın
denizcilikte ve muhtelif yerlerde kullanılmasının artması ile 12. yüzyılda
pusulanın gösterdiği yöne göre çeşitli istikametlere isimler verilmiştir.
Pusulada yönler güney veya kuzey kutbundan derece olarak ifade edilir. Mesela
kuzeydoğu yönü (kuzey 45° doğu) şeklinde tarif edilir. 1920 senesinden sonra
alınan umumi kararla, yön azimut olarak seçilmiş; dereceler kuzey sıfır olmak
üzere saat yönünde büyüyen dereceler şeklinde doğu 90°, güney 180°, batı 270°
olarak kabul edilmiştir. Yapısı: En basit şekliyle pusula, ortasından dengeye
alınmış mıknatıslı bir çubuk ibreden ibarettir. İbrenin etrafında ayrıca yönlerin
derecelerini gösteren bir kadran bulunur. Pusulada ibrenin kuzeyi gösteren ucu
umumiyetle boyalı veya karanlıkta da görülmesi için fosfor bileşimli madde ile
kaplıdır. Modern pusulalar, döner gösterge kadranı şeklinde yapılır ve bir sıvı
içerisinde muhafaza edilir. Sıvının görevi, sarsıntıları önlemek ve
sönümlendirmek içindir. Sürtünmeyi azaltmak için elmas yataklar kullanılır.
Pusulalar, kullanma maksadına göre farklılıklar gösterir. Genel olarak kara,
gemi ve uçak tipi pusulalar vardır. Denizde gemilerde kullanılan pusulalarda
baş-kıç ve sancak-iskele sallanmalarını karşılamak ve pusulanın daima yatay
durmasını sağlamak için halka düzeni kullanılır. Uçak pusulalarında, yerden
yayın yapan radyoda yayın yönünü gösteren ayrıca bir ibre bulunur.
Pusula ile Yönümüzü Nasıl Buluruz;
Yönler en
kolay ve doğru olarak pusula ile bulunur. Pusula cep saatine benzer. Ortasında
hareket edebilen bir ibresi vardır. Pusulayı düz bir yere koyduğumuzda ibrenin
renkli ucu daima kuzeyi gösterir. Yüzümüzü kuzey yönüne döndüğümüzde;
* Arkamız güney,
* Sağımız doğu,
* Solumuz batı olur.
Pusula
Nasıl Kullanılır;
Şimdi bir pusulayı nasıl kullanırız onu öğrenelim.
Fakat bu konuya geçmeden önce önemli bir noktaya değinmemiz gerekiyor.
Pusulamız manyetik bir alet olduğu için çevresindeki metal cisimlerden
etkilenebilir. Pusulanın çevresindeki metal saatlerin, çanta askılarının,
yüzüklerin, arabaların; cep telefonu, bilgisayar, televizyon gibi manyetik alan
yayan aletlerin pusulamızı şaşırtacağınıi bilmeliyiz. Bu nedenle bu cisimlerden
uzak bir şekilde pusulamızı kullanmalıyız.
Pusulamızla yön bulmamız için öncelikle Kerteriz
almayı öğrenmemiz gerekecek. Kerteriz; basit olarak manyetik kuzey ile
hedefimiz arasındaki açıdır. Eğer elimizde gideceğimiz hedefi gösteren bir
harita varsa Kerteriz almak için bu haritayı kullanabiliriz. Bunun için Silva
1-2-3 yöntemini kullanırız. Nasıl mı?
Haritamızı yatay bir satıh üstüne koyalım. Bulunduğumuz nokta ile gideceğimiz
noktayı hayali bir çizgi ile birleştirelim. Pusulamızın uzun kenarını, hayali
hedef çizgimizin üzerine gideceğimiz noktayı gösterecek şekilde koyalım.
Pusulanın bileziğini; içindeki çizgiler haritanın düşey çizgileri ile paralel
olana kadar çevirelim. Hedef açısı okuma noktasından okuduğumuz açı bize
kerteriz açımızı verecektir.
İşte
şimdi açımızı öğrendik. Böylece gideceğimiz yöne rahatlıkla gidebiliriz.
Pusulamızı haritadan kaldıralım ve yere paralel olarak
tutalım. Bilezikteki kuzeyle, pusulanın kuzeyi çakışıncaya kadar etrafımızda
dönelim. Bundan sonra pusulanın hareket yönü gideceğimiz yönü göstermektedir.
Unutmadan, kerteriz açısını aklınızda tutmanızda fayda vardır. Çünkü bileziğin
kazara dönmesi açınızı kaybetmenize yol açar.
Yukarıda, elimizde harita olduğunda yapacağımız işleri
anlattık. Peki, eğer elimizde bir harita yoksa ne yapacağız? Gelin hep beraber
kısaca bu konuya değinelim.
Elimizde harita olmadığında, gideceğimiz hedefi
arazide görebiliyorsak, o zaman hedefin kerteriz açısını şu şekilde belirleriz.
Pusulamızın gidilen ok yönünü hedefe doğru tutarız. Pusula bileziğini, kırmızı
ok pusulanın manyetik kırmızıi ucuyla çakışana kadar çeviririz. Gidilen ok
yönünde okuduğumuz açı değeri bizim kerteriz açımızdır.
İşin bu teorik kısmı basit olsada arazide bir hedefe
giderken elimizde devamlı pusulayı tutamayız. Bunun için hedefimize giderken
yol üzerindeki daha yakın noktaları birer alt hedef olarak belirlemeliyiz. İlk
önce onlara ulaşmamız, daha sonra ana hedefe ulaşmamız gerekecektir.
Mesela bir tepeye ulaşmak istiyoruz ve önümüzde bir
göl var. Gölün karşısındaki herhangi bir nesneyi örneğin bir evi alt hedef veya
ara kerteriz noktası
olarak belirleriz. Eve ulaştığımızda tepeyi göremesek bile kerteriz açısını
bildiğimiz için doğru yönde tepeye dogru ilerleyebiliriz.
Pusula İle Geriden Kestirme Nasıl
Yapılır;
Peki, ara kerteriz noktalarımızı kaybettiğimiz zaman
ne yapmamız gerekir? İşte o zaman geriden kestirme tekniğini kullanırız. Fakat
bunu yapabilmemiz için bir önceki kerteriz noktamızı görüyor olmamız gerekir.
Bu durumda geriye döneriz ve pusulamızın güney beyaz
ucuyla bileziğin kırmızı okunu çakıştırız. Bu bize 180° geriye döndüğümüzü
gösterir. Bir önceki kerteriz noktamız pusulamızın hedef yönünde ise doğru
noktadayız demektir. Ama, eğer böyle göstermiyorsa, gösterene kadar sağa veya
sola hareket ederiz.
Pusula yönleri nasıl dogru olarak
gösterir;
Pusulanın en önemli parçası manyetik bir iğnedir. Bu
iğne serbestçe hareket edebilecek şekilde pusula gövdesine monte edilmiştir
İğne serbest kaldığında her zaman aynı yönü gösterir. Bunun neden yeryüzünde
iğneyi çeken bir gücün olmasıdır. Yeryüzü bir ucu kuzeyde diğer ucu güneyde
olan büyük bir mıknatıs gibidir. Dünyanın manyetikliği pusula iğnesinin
manyetik kuzeye doğru dönmesine neden olur.
Pusulanın
İcadı;
Karalar gözden kaybolduktan sonra, denizde artık
deneysel kurallara dayanılarak yol bulmak ve bunu sürdürmek imkânsızdı.
Bilimsel tekniğe baş vurmak zorunlu olmuştu. Gidilecek mesafe çok uzak oldu mu,
dünyanın küresel yüzeyi düz bir planda gösterilemiyordu. Bu nedenle, gemiciler
son çare olarak XVI. yüzyıla kadar kullanılacak “Yer yuvarlağı”na baş vurdular;
artık geminin bulunduğu yer, enlem ve boylamlara göre belirlenmekteydi.
Bunun için de X. yüzyılda Araplardan gelme usturlaplar kullanılmakta; bunlarla
yıldızların yükseltisi bulunarak kabaca bir enlem-boylam tayini yapılmaktaydı.
Ne var ki, boylam hesaplarında
birkaç dereceye varan hatalar yapıldığından, işler karışıyordu. Gemiciler, bu
çocukluk çağındaki yöntemlerle kalmış olsalardı, kıyılardan uzaklaşmaya dünyada
cesaret edemezlerdi. Ama neyse ki, ellerinde pusula vardı.
“Pusula”: İşte bir Çin icadı daha! Isın sülâlesi zamanında (265-419), Çinliler
mıknatıslı bir iğne sayesinde “Güney”i belirleyebiliyorlardı. İğnenin bu
özelliğinden yararlanmak için 424′te “Mıknatıslı arabalar” yapıldı. Bu
arabalar, dikey bir eksen çevresinde dönen bir heykel taşımaktaydı. Heykel,
içinde gizli bulunan bir mıknatısın etkisiyle hep güneye dönük dururdu.
Çinlilerin kendilerine mal ettikleri bu icadın gerçek mucitleri Normanlardır.
Bunlar, 874′te İzlanda’yı fethetmişler; 932′de Grönland’ı keşfetmişler ve 1000
yılında -yani Kolomb’dan beş yüzyıl önce- Amerika’ya ayak basmışlardı. Pusulaya
sahip olmasalardı, bu olağanüstü başarılara nasıl ulaşabilirler, açık
denizlerde binlerce millik mesafeleri nasıl aşabilirler ve hareket ettikleri
noktaya nasıl dönebilirlerdi?
Her neyse, Fransa’da pusuladan ilk olarak 1200′de söz edilmeye başlandı. Bunu,
1207′de İngiltere ve 1213′te İzlanda izledi. Pusulanın ilkel bir yapısı vardı o
zamanlar. İlk önemli gelişmeyi gerçekleştiren Pierre de Maricourt oldu (1269).
İğneyi bir mile geçirdikten sonra, bunu bir yanı saydam ve derecelenmiş bir
kutunun içine yerleştirdi. Böylece gemicilerin pergeli halini alan bu gereç,
artık onlara etkili bir rehber olabilecek; bilinmeyen denizlere açılmalarını ve
büyük keşifler çağını açmalarını sağlayacaktı.
Pusula, yön gösteren, kerteriz alıp mevki bulmaya yardım eden mıknatıslı veya
cayro ile çalışan seyir aletidir. İtalyanca Bussola kelimesinden Türkçeye
girmiştir.
Pusulanın
Tarihçesi;
Isın sülâlesi zamanında (265-419), Çinliler mıknatıslı
bir iğne sayesinde “Güney”i belirleyebiliyorlardı. İğnenin bu özelliğinden
yararlanmak için 424′te “Mıknatıslı arabalar” yapıldı. Bu arabalar, dikey bir
eksen çevresinde dönen bir heykel taşımaktaydı. Heykel, içinde gizli bulunan
bir mıknatısın etkisiyle hep güneye dönük dururdu.
Çinlilerin kendilerine mal ettikleri bu icadın gerçek mucitleri Normanlardır.
Bunlar, 874′te İzlanda’yı fethetmişler; 932′de Grönland’ı keşfetmişler ve 1000
yılında -yani Kolomb’dan beş yüzyıl önce- Amerika’ya ayak basmışlardı.
Fransa’da pusuladan ilk olarak 1200′de söz edilmeye başlandı. Bunu, 1207′de
İngiltere ve 1213′te İzlanda izledi. Pusulanın ilkel bir yapısı vardı o
zamanlar. İlk önemli gelişmeyi gerçekleştiren Pierre de Maricourt oldu (1269).
İğneyi bir mile geçirdikten sonra, bunu bir yanı saydam ve derecelenmiş bir
kutunun içine yerleştirdi.
Pusulanın
Yapısı;
Mıknatıslı pusula, yerin mıknatıssal alanı ile
çalışarak yön gösterir.
Pusulanın
Özellikleri;
1. Dönebilen
mıknatıssal iğne, kuzeyi gösteren ucu kolay görülmesi için diğerinden farklı
(örneğin kırmızı) renkte olur.
2. Döner kapsül, içi sıvı doludur ve pusula iğnesi bulunur. Kapsülün
görevi iğnenin titreşmesini azaltarak daha doğru okuma sağlamaktır.
3. Kapsül çevresindeki bilezik, üzerinde 0-360 arasında dereceler
işaretlenir.
4. Yön oku ve ona paralel meridyen çizgileri, iğnenin altında yer alır ve
kapsül ile beraber döner.
5. Referans çizgisi,
açı buradan okunur.
6. Pusula tabanının dikdörtgen şeklinde ve şeffaf olması, Gidilecek Yön
Oku bulunması ve kenarının uzun olması kullanımı kolaylaştırır.
7. Cetvel, metrik ve inç olarak işaretlenmiş. Kısa mesafe ölçümlerini
kolaylaştırır.
Ek
özellikler;
1.
Ayna kerteriz almanızı kolaylaştırır, ayrıca acil durumlarda sinyal vermek ve
ışın odaklamak için kullanılabilir.
2. Ayarlanabilir bir mıknatıssal sapma oku. Kolayca ve güvenilir bir
şekilde mıknatıssal sapmayı düzeltmenize yarar. Pusula fiyatını çok arttırmakla
beraber kullanmanız gerektiğinde çok mantıklı bir yatırım olduğunu anlarsınız.
3. Klinometre (eğimölçer)
, arazideyken yamacın eğimini ölçmenize yarar.
4. Büyüteç, haritada iş içe geçmiş işaretleri okumayı kolaylaştırır.
5. Romer cetvelleri. 1:25 000 başta olmak üzere çeşitli ölçekler için
hazırlanmış bu cetveller haritada koordinat okuma – işaretleme işlemlerin hızlı
ve doğru yapmanızı sağlar.
6. Pusula taşıma ipi, sadece taşımak için değil haritadan mesafe ölçmek
için kullanılır.
7. Su terazisi ve gece aydınlatması bazı özel amaçlı pusulalarda bulunur.
Pusula
Çeşitleri;
Doğada kullanılan modern pusulaların çeşitleri
standart plaka (a), aynalı (b), askeri (d) ve kutu(prismatik) (c) olarak
sıralanabilir. Askeri tip ve kutu pusulalar doğa sporcusunun ihtiyaç duymadığı
kadar hassas ölçüm yapabilirler, bu sebeple biraz daha kullanımları daha
karmaşıktır. Çoğu kişinin ihtiyacı standart ya da aynalı pusulalardır. Oryantiring
yapmak için ise en kullanışlı model parmak pusulalardır (e). Haritaya takılan ataç
pusulalar (f) temel oryantiring için uygundur; tek başına veya yedek olarak
taşınabilir.
Mıknatıs ile çalışan pusulalarda sapmalar olabilir bunlar iki bölüme ayrılır:
1. Yapay sapma (deviasyon)
2. Doğal sapma (varyasyon)
Belli başlı markaları
Mavi Deniz, Silva, Suunto, Recta ve Brunton’du
Pusula
hataları;
Pusula hataları genel olarak sapma, değişme ve dönme
hatası olarak üç sınıftır. Sapma hatası, dünya manyetik sahasının ekvatordan
kuzeye ve güneye gittikçe yoğunluk ve açısının değişmesiyle ilgilidir. Dünya
manyetik saha kuvvetinin dik bileşeni ekvatorda sıfırken kutuplara doğru
gittikçe büyür. Pusula ibresini asıl çeviren kuvvet, manyetik sahanın yatay
bileşeni olduğu için kutuplara doğru zayıflayan bu yatay bileşke kuvveti,
ibrenin tam kutbu göstermesine yetmez. Pusula ibresinin enlemlere göre
kutupları gösterirken yaptığı bu hataya sapma denir. Her şehrin bulunduğu enlem
derecesine göre sapma açısı vardır.
Değişme hatası, pusulanın bulunduğu yerde çok miktarda demir aksam olması veya
elektrik akımı taşıyan kabloların bulunmasından doğar. Dünya manyetik sahası,
demir kütleler ve akım taşıyan kablolar tarafından etkilendiği için pusula
gerçek yönü gösteremez. Bu tür hata, pusula yanına konulacak tashih mıknatıs
çubukları ile giderilir.
Dönme hatası, pusulanın ani hareketlerle ibresinin dünya manyetik sahası yatay
bileşkesinin etkisinden kurtularak dönmesinden ileri gelir. Gemi ve uçak gibi
ivme ve sallanma özelliği taşıyan araçlarda dönme hatası çok olur. Bu hata
jiroskoplu pusulalar kullanılarak önlenir. Modern pusulalar jiroskoplu
yapılmaktadır.
Jiroskoplu pusulada sürtünmesiz iki elmas yatak
arasında çok yüksek devirle dönen bir rotor vardır. Rotor iki adet halka
arasında dengeli bir şekilde askıya alınmıştır. Halkalar birbirine dik iki
eksen etrafında dönebilirler. Halkalarının dönme eksenleri birbirine dik ve
rotor ağırlık merkezinde kesişirler. Halkaların görevi her yöndeki sallanmanın
rotora intikalini önlemektir. Rotor yüksek devirle dönerken, rotor muhafazasına
dışardan gelen hiçbir kuvvetle dönüş düzlemi değiştirilemez, böylece dönüş
ekseni sabit bir noktayı gösterir. Buna jiroskobun atalet prensibi denir. Dönüş
eksenini değiştirmek için rotora doğrudan doğruya kuvvet tatbik etmek gerekir.
Rotor dönüş ekseni, tatbik edilen kuvvete dik doğrultuda hareket eder.
Jiroskobun bu özelliğine, jiroskop yön sakınımı denir. Jiroskobun yön
sakınımı prensibinden istifade edilerek her enlem için rotor yönü hassas bir şekilde
kuzeyi gösterecek şekilde ayarlanabilir.
Pusula ile jiroskobik pusula arasındaki fark,
birinin dünya manyetik kutbunu, diğerinin ise ideal kuzey olarak kabul edilen
ve coğrafik kutbu göstermesidir. İki kutup arasında belli bir açı vardır.